Amaç






Amaç…Başlı başına bir cümlemi dersiniz ? Yoksa bir hayat mı ? Uğruna bir ömür heba edilesi . Amaç sadece bir düşüncemi sizce ? Bir hissiyatı yok mu amacın sizde ? Amaç nedir ? Çoğumuz duymuşuzdur gazetelerde , dergilerde , tarih kitaplarında , satır aralarında ama gerçekten amaç nedir ? Neden vardır amaç ? Neden amaç etmek gereği duyarız ? Neden ? 

  Türk dil kurumu " ulaşılması istenilen sonuç " olarak tanımlamış. Gerçekten amaç istediğimiz sonuçlar mıydı?  Amacın tanımı bu kadar basit olsaydı . Uygulanması da edinilmesi de eminim bu kadar basit olurdu . Amaç görebildiğimiz en uzun yollar içerisinden en uygun olanı seçmek miydi ? Yoksa hayatın bize kattıkları doğrultusunda en uygun yolu yaratmak mıydı ? Amaç bu saydıklarımdan ya da sayamadıklarım dan herhangi birisiyse eğer…Yani amaç insanların kurduğu düzen içerisinde diğer insanların bizlere gösterdikleri, bizlere uygun gördükleri yollarsa o zaman. Hep bize getirdikleriyle dert yandığımız hayat neydi ? Nasıl kurgulanmıştı bu sistem ? Nasıl işliyordu ? Kim için işliyordu ? Hep en yüksekte olmak mı istiyorsunuz ?  Her küçük dişlinin işleyişinde; saniye değil , yengeç değil,  hep akrep mi değer kazanır sanıyorsunuz ? Hep akrep olmak mı geçiyor içinizden ? En büyüğü akrep mi sanıyorsunuz ? Yani amacınız akrebe hizmet etmek değilde hizmet edilen mi olmak ? Aslında hepimiz yanılıyoruz . Bize gösterilenler içinde bitiyor sanıyoruz oyun . Her gördüğümüzü gerçek ya da yalan yani var olan sanıyoruz. Mimliyoruz herkesi , her olayı , her sözü … Her şeyi bir yerlere bağlıyoruz … Çünkü bize gösterilenler onlar . Doğru ya da yanlış fark etmez gördüğümüz her şeyi etiketliyoruz kendi kafamızda . Çünkü bize gösterilen bu … Olayların insanların hep iki yüzü olduğu öğretildi bize. Evet, doğruydu belki bir zamanlar olaylarında, insanlarında sadece iki yüzü vardı . Ya mertti insanlar ya da namert … Hep iki taraf vardı filmlerde iyi ve kötü . Çoğumuz iyilerin tarafını tuttu bazılarımız kötünün ideolojisine katıldı . Hepimiz yanılıyoruz aslında . Yanlış yorumluyoruz olayları . Yanlış yorumluyoruz insanları . Hepimiz yanılıyoruz aslında . Artık her insanın üçüncü bir yüzü olduğunu gözden kaçırıyoruz . Çevrenize baksanıza ! Ne görüyorsunuz ?!? İyilik rolüne bürünmüş bir sürü insan . Ne iyi oldukları belli  ne kötü . Nerede olduklarını kendileri bile bilmiyorlar ki  siz onları bir yerlere etiketliyesiniz . Hayatın türlü oyunları karşısında irili ufaklı amaçları olan birer dişliler . Nelere hizmet ettiklerini kendileri de bilmiyor ki siz onları bir tarafa sürükleyesiniz. Çevremiz çok tehlikeli insanlarla çevrili dostlar . Bunu bilmelisiniz kimin ne olduğunu hissetmelisiniz bu devirde . Ama en önemlisi bildiklerinizi bir sır gibi saklamalısınız. Anlamamalılar sizin onların bildiğinden fazlasını bildiğinizi . Söyleyin bana amaç bu insanlar için nedir dostlar ? Kötülük etmek mi ? ya da daha ötesi kötü olmak mı ? Nedir bu insanların amacı ? Ben size söyliyeyim bu insanların amacı yok . Sadece hayatın getirdiklerini yaşayan ve sadece o anı kurtarmaya programlanmış birer vidalar . Saatin neresinde oldukları bile belli değil . Bu yüzden her defasında kaybedip . Sonra ağlamaklı  gözlerle gözlerinize bakıp kaybetmişliklerini görürler . Bu yüzden onlar kaybetmeye mahkumdur . Hadi bunları çözdük diyelim . Hah ! Çözmek ne demekse ?Çözmekten kasıt mimlemek değil miydi ?  O zaman hadi bunları mimledik diyelim . Peki kendimiz ? Biz neresindeyiz bu çarkın ? Başkaları bize ne gözüyle bakıyor ? Bir akrep mi ? Yelkovan mı ? Yoksa sürekli koşuşturan saniye mi ? Aslında bu bölümde nerede olduğumuz değil nerede olmak istediğimiz önemli . İşte burada amaç ve farkındalık devreye giriyor. Hayatın bize ne getirdiğinin farkına varıp " Hayatın getirdiklerinin iyimi yoksa kötümü olduğunun farkına varıp , mimleyip " elimizdekilerle sonuna kadar nasıl gideriz bunu hesaplayabildiğimiz yerdir aslında onların gözlerindeki yansımamız. Peki biz ne olmak istiyoruz ?  Akrep mi ? Yelkovan mı ? Yoksa sadece saniye mi ? Aslında bir seçenek daha var nereye koyacağımı bulamadığım. Bizlere gösterilmeyen . Seçenekler içerisinde olmayan . Sadece olanların bildiği ve şahit oldukları . Bu yazıyı kimse okur mu bilmem ama eminim buraya kadar bana tahammül edebilenler burasını merak etmiştir . Bize gösterilmeyen seçenek gündür , aydır ve yıldır . Bize sunulanlar arasında olmayan  ya da olup da " pire deneyindeki gibi  sıçramamızın kavanoz boyu kadar olamayacağını düşündüğümüz, düşündürttükleri … " 
  İşte bu yazı bundan ibaret dostlar. Kiminiz yine saçmalamış diyeceksiniz ama birkaçınız anlayacak satır aralarını . Aslında çok yüksekte gözüken amaçlarımızın ne kadar da burnumuzun dibinde olduğunu …  ve bazılarımız anlayacak en tepenin göremediğimiz ve anlatılamayacak kadar yüksekte  olduğunu … Gel gelelim lafın özüne … Siz siz olun hayatınızı düzenlerken hayatın getirdiklerine isyan etmeyin çünkü onlar yaşanması gereken şeyler. İyi de gözükse kötü de gözükse koymayın bir tarafa … Gelen her acının her kötülüğün gözünüzü biraz daha açtığını unutmayın. Siz, siz olun amaçlarınızı belirlerken; amaçlarınızı  sizin önünüze koyulan seçeneklerden seçmeyin hep kartı dağıtanların cebindeki kartta olsun gözünüz … ve son olarak siz, siz olun sakın amaçsız yaşamayın bu dünyada …
   Sağlıcakla kalın ….

Yorum Gönder